Cinsiyet, kürtaj, doğum denetimi ve özgür aşk üzere hususlarda tartışmalı yapıtlara imza atan, tüm hayatını aktivizme adayan Naomi Mitchison birebir vakitte feminist bilimkurgu edebiyatının kıymetli yapıtlarından birini kaleme alan cesaretli bir muharrir. Bir Bayan Astronotun Anıları da Mitchison’ın devrine nazaran ilerici fikirlerini sakin lisanla anlattığı, klasik anneliği sorgulayan, şaşırtan bir roman.

İnsanlık yıldızlara seyahat etmiş ve hiç de yalnız olmadığını öğrenmiştir. Farklı gezegenlere yapılan seyahatlerde birbirinden farklı uzaylı hayat cinsleriyle karşılaşan beşerler dikkatlerini bu canlılarla bağlantı kurmaya ağırlaştırmıştır.

Bir bağlantıcı ve kâşif olan Mary uzak galaksilere yaptığı seyahatlerde karşılaştığı hayat formlarına karşı dayanılmaz bir tutku ve şefkatle doludur. Fakat uzay araştırmalarında birinci kural müdahale etmemektir.

Duygusal karmaşa

Yine de Mary’nin seyahatlerine duygusal karmaşa eşlik eder. Vakitle hayattaki yerini bulurken kendi bayanlığını da keşfedecektir. İnsanlardan çok daha farklı bir biyolojiye sahip canlılarla irtibat kurmak ve anlaşabilmek mümkün müdür? Pekala beşerlerle hayvanlar ortasında eşit bir münasebet kelam konusu olabilir mi?