Son yılların en önemli derbisi olarak kayıtlara geçecek Galatasaray-Fenerbahçe maçı için sosyal medya günlerdir döktürüyor (!)… Medyanın her türlüsünde yazarlar, yorumcular, farklı görüşler, iddialarla derbi ateşinin altına odun atıyor…

Hayır, (Biz de bir odun atalım, ortalığı kızıştıralım) niyetiyle bir araya gelmedik.
Konuklarımı özellikle seçtim. Onlara aynı soruyu sordum: “Karşı taraftaki en sevdiğiniz insan kim?”
Hayret, Alp Yalman 2 kişinin adını verdi: Ömer Çavuşoğlu ve Selim Soydan… Selim Soydan, doğrudan “Alp Yalman, Attilacığım” diyerek yanıtladı. Bilgi için not edelim: Ömer Çavuşoğlu’nu da aradım, ikişerden dört konuğum olacaktı. Ağır bir grip geçiriyormuş Ömer Bey. Konuşamıyormuş. Eşi Feride Hanım aracılığıyla geçmiş olsun dileklerimizi sundum.
Elmadağ Çınaraltı’nda buluştuk. Çok anlamlı oldu bir araya gelmemiz…

Galatasaray eski başkanı Alp Yalman sükuneti, olgunluğu, aklı temsil ediyordu…

Selim Soydan, genç takımlarda hem Galatasaray’ın hem de Beşiktaş’ın formasıyla milli kadroya seçilmişti. İkisi de kendi alanlarında “olağanüstü” kıymetti. Selim Soydan, herkesin sevdiği, bir gönül adamıydı. Kimseyle keskin tartışmalara girmez, maçlarda ve kongrelerde sakin kalarak yatıştırıcı ya da güldüren girişlerle ortamda adeta çiçek açtırırdı.

Sosyal medyaya net mesaj

Evet, uzun bir giriş oldu. Özellikle böyle yazdım. Son yıllarda saydığım hasletlere, tertemiz kültüre sahip insanlar öylesine sessiz ki, iki konuğumun temsil ettiği değerler, arka planda kaldı.
Peki efendim… Neler söylediler, neleri anlattılar? Haydi, buyur ola o zaman…

Alp Yalman: “Bu maç ne ilk ne de son olacak. Yenilgiler ve zaferler de… Kupalar ve şampiyonluklar da kazanılır, kaybedilir, sevinci ve hüznü kısa sürede biter. Yeni maceralar başlar. Bence bu derbide iki takım da Türkiye’deki ağırlıklarına uygun oynamalılar. İkisi de çok büyüktür, bir yenilgiyle küçülmezler. Galatasaray ile Fenerbahçe düşman değil, rakiptir. Özellikle bazı sosyal medya gruplarının bunu unutmaması gerekir.”

‘UEFA Kupası’nı kıskandım’

Selim Soydan: ”Ben kaybettiğimiz Galatasaray maçından sonra her şeyi unuturum. Sonucu sakin karşılar, farklı yorumlara ve duygulara kaptırmam kendimi. Ama hakçası bir şey söyleyeyim. Bu büyük rekabetin içinde Galatasaray’ın 2000’de kazandığı UEFA Kupası’nı çok kıskandım. Yine de o kupayla ülkemize gelen puanlarda, futbolda artan itibarımızdan dolayı mutlu oldum.”

Dzeko ve Nesyri’ye övgü

Alp Yalman ve Selim Soydan’la maçın ayrıntılarına giriyoruz. Alp Bey, “Herkesin her sonucu beklediği güzel bir derbi olacak” derken; Selim Abi hemen ayrıntılara girdi:

“Galatasaray’ın iki muhteşem santrforu var. Sakatlığı bulunan Icardi ile Osimhen hem oynatıyorlar, hem de atıyorlar. Türkiye’ye gelmiş en kaliteli golcüler.
Alp Bey araya giriyor: “Sizinkiler de öyle Dzeko’nun kaptanlığı, sorumluluğu ve golleri alkışlanır. En Nesyri de maşallah istim üzerinde!”
En çok merak ettiğimi soruyorum: Yabancı hakemin görevlendirilmesi…

Alp Yalman, “Yabancı hakemin gelmesi, Türk hakemliğine zarar verecektir. Böylesine tuhaf bir yola girmek çok yanlış” dedi…

Eşitlik G.Saray’a yarar

Selim Soydan da güzel (!) bir göğüs istopuyla karşıladı soruyu: “Türk hakemleri son yıllarda öylesine güven kaybetti ki, baskı altında hatalı kararlar da çoğaldı. Ben devamından yana değilim. Bu süreç bitecektir sanırım.”

İki konuğumun da birleştiği nokta, beraberliğin Galatasaray’a yaraması… Diplomasideki ‘bırak dağınık kalsın’ yaklaşımı. Güçlü ve avantajlı olanın hiçbir kayba uğramadan kendini koruması… Mourinho bu maçı kazanırsa Fenerbahçelilerin sevgilisi olur, UEFA Avrupa Ligi’nde hızlanarak ilerler.

İki takıma da bol şans diledik. Temiz ve güzel bir maç olsun. Yenilen kıyameti (!) yaşasın… İkisi de her şeyi çabuk unutsun!